Bir zamanlar burçlara ve astrologlara inanmayan biriydim. İş olsun diye takip etmeye başlamıştım. Bir süre sonra yapılan yorumların doğruluk payının çok yüksek olduğunu fark ettim. Hele ki şu Satürn denen illet gezegenin 2 yıldır boğaların hayatını mahvettiğini söylediklerinde şok oldum.
Son iki yıldır başıma gelmeyen kaldı. Hayatımın en kötü yıllarını geçirdim diyebilirim. Hayatıma pek çok yenilik de girdi ama bu yeniliklerin bana güzel bir şey getirdiğini söyleyemeyeceğim. Tabi ben bu Satürn muhabbetini fark ettikten sonra nedir ne değildir diye araştırmaya başladım. Öğrendiğime göre bu Satürn denen astrolojinin illet gezegeni bir burca girince o burcu testten geçirirmiş. İnsanların elinden bir şeyleri alırmış "Bakalım bunsuz ne yapacak?" dermiş. Evet, ruh hastası narsist bir gezegen!
26 Aralık 2015
6 Aralık 2015
Nivea Yatıştırıcı Yüz Temizleme Köpüğü
Normalde yağlı olan cildim havaların değişimi ile inanılmaz kuru bir hal aldı. Özellikle yüzümü yıkadıktan sonra aklıma gelen tek şey nemlendirmek oluyor. Çünkü beni rahatsız edecek kadar geriliyor. Hal böyleyken artık gözüm kuru ciltliler için olan ürünlere kaymaya başladı.
29 Kasım 2015
Diriliş Ertuğrul
Diriliş Ertuğrul'un dikkatimi çekmesinin en önemli sebebi hemen hemen her kanalda Osmanlıyı işleyen tarihi bir dizi olması. Osmanlı öncesinden bahseden bir dizi olduğunu duyduğumda hemen ilk bölümü izlemeye başladım.
Dizi adından da anlaşıldığı gibi Osman Beyin babası Ertuğrul'un hayatını anlatıyor. Tabi tarih hakkında çok bilgili olmasam da ikinci bölümden itibaren gerçek olaylardan ciddi sapma olduğu belli oluyor. Konuyu sürekli ilgi çekici tutmak için senaristler kayı obasının başına getirmediğini bırakmıyorlar.
27 Kasım 2015
Golden Rose Rich Color 65 - Oje
Ojelerime baktığımda Golden Rose'un ojeleri çok az. Aslında genel olarak yapıları hoşuma gitse de almaya bir türlü elim gitmiyor. Bu oje Golden Rose'un sitesinde yaptığım alışverişte hediye olarak gönderilmişti. Normalde rengin solukluğundan dolayı görüp alabileceğim bir renk değil. Tabi ben iyi ki bu renk gönderilmiş diyorum. Çünkü bunu her sürdüğümde ojem soruluyor.
Çok hoş bir renk olmasına rağmen üçüncü katta tam opaklık sağlıyor. bu sebeple sürümü her ne kadar zahmetli de olsa dayanıklılığı şaşırtıcı bir şekilde çok iyi. Uzun bir süre soyulmuyor. Kıyaslama yapacak olursak Flormar ojelerden daha dayanıklı.
Şişesine baktığımızda çok hafif sedefli bir görüntüsü olsa da tırnağa sürüldüğünde sedefli bir görünüm olmuyor. Bunun yerine çok hoş canlı bir görüntü oluyor.
18 Kasım 2015
Flormar Wet & Dry Pudra
Çok uzun bir süre Rimmel'in transparan pudrasını kullandım. Kullandığım çok fondötenler çok kapatıcı olduğu için pudradan tek beklentim fondöteni sabitlemesi oluyordu. Artık özel bir gün olmadıkça yoğun kapatıcı bir fondöten kullanmayacağım. Çünkü bir süre cildimi yıpratmak istemiyorum.
Normalde basit bir kalem bile alacak olsam illa ki kullanıcı yorumlarına bakardım. Flormar'a gittiğimde pudra alma gibi bir düşüncem yoktu ama gözüme takıldı. Bileğimde denediğimde çok hoşuma gitti. Tam cildime uygun bir renkti.Normalde fondöten ve pudra da tenimin tonunu bulmakta hep zorlanırım.
Tabi bu pudranın dikkatimi çekmesinin en büyük sebebi ise kabının çok şık olmasıydı. Kullandıktan sonra rahatlıkla söyleyebilirim ki pudranın kendisi de çok kaliteli. Bir pudraya göre kapatıcılığı çok başarılı. Birde bu pudra ıslak olarak da kullanılıyor ıslak olarak kullanacağımı sanmıyorum.
Normalde yüzüme sadece pudrayı uyguladığımda genelde sivilcelenme problemi yaşarım ama bu pudrada öyle bir şey yaşamadım.
Fondötende bir ürüne bağlı kalamasam da eğer bir pudrayı seversem uzun bir süre onu kullanıyorum. O yüzden büyük ihtimalle elimdeki pudra bitmeden yedeklerim.
Normalde basit bir kalem bile alacak olsam illa ki kullanıcı yorumlarına bakardım. Flormar'a gittiğimde pudra alma gibi bir düşüncem yoktu ama gözüme takıldı. Bileğimde denediğimde çok hoşuma gitti. Tam cildime uygun bir renkti.Normalde fondöten ve pudra da tenimin tonunu bulmakta hep zorlanırım.
Tabi bu pudranın dikkatimi çekmesinin en büyük sebebi ise kabının çok şık olmasıydı. Kullandıktan sonra rahatlıkla söyleyebilirim ki pudranın kendisi de çok kaliteli. Bir pudraya göre kapatıcılığı çok başarılı. Birde bu pudra ıslak olarak da kullanılıyor ıslak olarak kullanacağımı sanmıyorum.
Fondötende bir ürüne bağlı kalamasam da eğer bir pudrayı seversem uzun bir süre onu kullanıyorum. O yüzden büyük ihtimalle elimdeki pudra bitmeden yedeklerim.
7 Kasım 2015
Flormar Full Color FC22 Grass Juice - Oje
Mağazada bu serinin renklerine baktığımda pek dikkatimi çeken renk olmadı. Sadece Grass Juice dikkatimi çekti. Eğer yapısı vs. çok hoşuma gitseydi gidip diğer renklerinden de alacaktım ama şu anda kararsızım.
Rengi kesinlikle çok hoşuma gitti. Bu yaz kıyafetlerde de bol bol gördüğümüz yeşilin bu canlı tonu tırnaklarda çok hoş görünüyor. Her sürdüğümde ojemi nereden aldığım soruldu.
Beğenmediğim özelliklerin başında fırçasının kopup düşmesi var. Bu problemi genellikle Pastel ojelerde yaşıyorum ve bu yüzden Pastelden oje almaya korkuyorum. Tırnağıma oje sürerken fırça ojenin içine düştü ve onu çıkarıp takacağım derken elim oje doldu.
Beğenmediğim diğer özellik ise fırçanın inceliği oldu. neden bu kadar dandik bir fırça yaptıklarını anlayamadım. Sürümü hiç içi değil.
Özet olarak renk olarak güzel olsa da seri olarak beğenmediğim bir seri oldu.
4 Kasım 2015
Uygulama Zımbırtıları
Her zaman uygulamalarla aram iyi olmadı. Facebook benim için her zaman aile ile görüşülebilecek bir ortam Twitter ise ara ara içimi döküp çıkabileceğim hayalet kasabamdı.
Son dönemde baktım da uygulamalar almış başını gidiyor. Pek çoğuna ön yargıyla yaklaştım. hatta bazılarını ara ara yükleyip geri sildim.Şu aralar birkaçıyla iyice uğraşmaya başladım.
İşte yükleyip yükleyip geri sildiğim uygulama! İlk zamanlarda yükleyip kullanmayınca bir iki güne siliyordum. Kuzenim bunu deli gibi kullanmaya başlayınca bende yükleyeyim dedim. Şu andan itibaren de sileceğimi sanmıyorum. Bağımlısı olup çıktım. Hatta her hafta blogumda " Bu Hafta Snapchatte/Instagramda " gibi bir seri yapmayı planlıyorum.
Kullanıcı Adı: Tugce Nur
Son dönemde baktım da uygulamalar almış başını gidiyor. Pek çoğuna ön yargıyla yaklaştım. hatta bazılarını ara ara yükleyip geri sildim.Şu aralar birkaçıyla iyice uğraşmaya başladım.
İşte yükleyip yükleyip geri sildiğim uygulama! İlk zamanlarda yükleyip kullanmayınca bir iki güne siliyordum. Kuzenim bunu deli gibi kullanmaya başlayınca bende yükleyeyim dedim. Şu andan itibaren de sileceğimi sanmıyorum. Bağımlısı olup çıktım. Hatta her hafta blogumda " Bu Hafta Snapchatte/Instagramda " gibi bir seri yapmayı planlıyorum.
Kullanıcı Adı: Tugce Nur
Bir ara deli gibi kullanıyordum. Önceden genellikle eski blogumun içeriğine uygun olarak kitap fotoğrafları paylaşıyordum. Artık blogumu kapadığıma göre Instagram hesabım tamamıyla kişisel bir hesap olacak. Uzun bir süredir aktif değildim ama artık aktif olacağım.
Kullanıcı Adı:tugceserpent
Son olarak da çok ilgimi çekse de her gün evde oturmaktan başka bir şey yapamadığım için kullanamadığım bir uygulama var. Şimdilik pek kullanmıyorum. Eğer bir gün şu uyuşuk halimden kurtulup normal insanlar gibi yaşayabilirsem kesinlikle kullanacağım.
30 Ekim 2015
Bitenler #1
İlk bitenler yazımla karşınızdayım. htimalle her ay bu yazının devamı gelmeyecektir. Çünkü "ürün canavarı" değilim. Herkesin bir ayda bitirebileceği bir ürünü en az iki ayda bitirebiliyorum. Keşke böyle olmasaydı. Ürünleri kolayca bitiremediğim için genelde dibini görmeden bozuluyorlar ve atmak durumunda kalıyorum.
1. Sensodyne Ağız Çalkalama Suyu: Daha önce Listerine kullanmayı denemiştim ama o kadar acıydı ki en sonunda çöpe attım. Sensodyne bu anlamda çok güzel. Kullanırken ağzı yakmıyor ve kullanım sonrasında hafif bir ferahlık veriyor. Bıraktığı ferahlık hissi Listerine'e göre kesinlikle az ama o ferahlık için Listerine işkencesini kullanamam.
2.Pantene Saç Kremi: Kesinlikle bayıldığım bir ürün oldu. Renk koruması konusunda pek bir şey söyleyemeyeceğim ama parlaklık ve yumuşaklık konusunda çok başarılı. Benim işlem görüp keçeye dönüşmüş saçlarımı yumuşacık yaptı. Bulabilirsem büyük boyunu alacağım.
3.Syoss Saç Maskesi: Tam anlamıyla hayal kırıklığı oldu. Düzenli olarak kullanmama rağmen hiçbir artısını göremedim. Bir daha almam.
4.Benri Aseton: Gratis'e uğradığımda alacağım ilk ürün olacak. Mükemmel kokusu var ve koyu ojeleri çıkarmakta çok başarılı.
5.Pantene Yoğunlaştırıcı Saç Bakın Spreyi: Zaten büyük beklentim yoktu. Saçımın kabardığı anlarda kullanıyordum ve kokusu çok hoşuma gidiyordu.
6.8X4 Inspirie Deodorant: Sebi Bebi'de görmüştüm. O kadar çok övmüştü ki görür görmez aldım. Kesinlikle övdüğü kadar var. Bunu kullandığım süre boyunca sürekli hangi parfümü kullandığım soruldu.
1.Avon Kapatıcı: Ne zamandan beri çekmecenin bir köşesinde duruyordu. Artık çöpe gitme zamanı geldi.
2.Maybelline One By One Maskara: Bir ara deli gibi kullanıyordum. Biri bitmeden illa yedeğini alıyordum. Artık sıkıldım ve yeni maskaralar denemek istediğim için uzun bir süre almayı düşünmüyorum.
3.Essence I Love Extreme Maskara: Hayatımda gördüğüm en bereketli maskara. Hemen hemen her makyaj yaptığımda kullandım ve uzun bir süre bitmedi. Fiyat/performans açısından baktığımızda harika bir maskara.
4.Essence Get Big Lashes Maskara: Birkaç kullanımdan sonra bir köşeye atmıştım. Hacim vermiyor. Uzatma oldukça yetersiz. Topaklanma desen hat safhada! Bıraktığım yerde bozulup gitmiş. Bu kadar çabuk bozulması da tuhaf. Çünkü alalı en fazla iki ay olmuştu.
5.Flormar Style Matic Eyeliner Gözkalemi: Bendeki ten rengi olanıydı.Göz içine uyguladığında çok doğal bir görüntü elde ediliyor. Tek kötü yanı yumuşak yapısından dolayı çok çabuk kırılıyor olması. Sırf bu yüzden başka ten rengi göz kalemlerine bakıyorum ama büyük ihtimalle yine bu göz kalemine döneceğim.
6. Kirpik Kıvırıcı: Kirpiklerim süpürge sapı kadar düz olduğu için kirpik kıvırıcı olmadan rimel uygulayamıyorum. Şüphesiz en çok tükettiğim ürün diyebilirim.
10 Ekim 2015
Kötü Kızlar Ölmez - Katie Alender
Uzun zamandır bir
kitabı bir oturuşta bitirmiyordum.Akşam saatlerinde başladığım Kötü Kızlar
Ölmezi sabahın ilk ışıklarını görene kadar elimden bırakamadım.
Aslında başta okumayı
düşündüğümü söyleyemem ama kuzenim o kadar çok övdü ki sonunda dayanamadım ve
okudum. İyi ki okumuşum diyorum. Çok heyecanlıydı. Okurken bir sonraki sayfayı
çevirmek için can atıyordum.
Kitapta beğenmediğim
diyemeyeceğim ama pek de hoşuma gitmeyen iki şey oldu. Farklı türlerdeki
kitapların arasına aşk serpiştirilmesini daima sevmişimdir ama ilk defa aşk
beni rahatsız etti. Carter ile ilgili bölümlerde bir an önce bitse diye
düşünmeden edemedim. Yazarımız maalesef aşkı okuyuculara hissettirmekte sönük
kalmış.
Diğer yandan gerilimi hissettirmekte çok başarılı. Alexis
evin merdivenlerinden çıkarken benim kalp atışlarımda yükseldi. Hem çok korktum
hemde okumayı bırakamayacak kadar merak ettim. Böylelikle sabahı görene kadar
okumaya devam ettim.
Beğenmediğim diğer
kısım ise sonu oldu. Son sayfalar çok heyecanlıydı ama kitabı elimden
bıraktığımda aklıma gelen ilk şey okuyucuyu şaşırtan daha iyi bir sonu
olabilirdi. gerçi kuzenimin dediğine göre devam kitabı varmış. Sonunun sönük
olması buna da bağlı olabilir. O yüzden bu konu hakkında kitabı fazla taşlamak
istemiyorum.
Eğer devam kitabı
varsa umarım bir an önce çıkar. Çünkü uzun zamandır beni kendine bu derece
bağlayan bir kitap olmamıştı.
8 Ekim 2015
Rimmel London Salon Pro 402 Urban Purple - Oje
Normalde Rimmelin o minik şişelerinden kolay kolay almam. Çünkü çok küçük olduğu için birkaç kullanımda bitiyor ya da çabuk bozuluyor. Hadi bitmesini anlarım da hemen bozulmasına bir anlam yükleyemedim.
Bu Salon Pro serisi fotoğrafta gördüğünüz gibi avucumun içini dolduracak kadar büyük. Zaten bende uzun zamandır bulunan bir oje. Yapısında hiçbir bozulma olmadı.
Rengine gelecek olursak yaz kış kullanılabilecek bir renk ama ben kış tercih ediyorum. Tek kat yeteri kadar opak olmasa da aşırı saydam bir görüntü olmadığı için acele etmem gerektiği günlerde genelde bu ojeyi sürüyorum.
5 Ekim 2015
Nivea Aqua Sensation Canlandırıcı Bakım Kremi
İşte krem kullanmaktan nefret eden bir insan olan beni bile kendisine aşık eden krem. Normalde yüzüme krem uygulamaktan nefret ederim. Çünkü cildim aşırı yağlı olduğu için kremleri kusar. Kış bu kremleri uygulamak daha kolay olsa da yaz olduğunda bu durum işkenceye dönüyor. Niveanın bu kremi ise yazın bile gönül rahatlığıyla kullanabiliyorum.
Yüzüme uyguladığımda sanki yüzümü su ile yıkamışım gibi bir his veriyor ve bu his kremden vazgeçemiyor olmamın en büyük sebebi. Normalde cildim çok hassas olduğu için kremlerde bile problem yaşayabiliyorum ama bu kremde şikayetçi olduğum bir nokta bile yok.
Ayrıca önceki kabı camdı. Bu kabı plastik. Cam kap daha güzel görünse de taşınabilirlik açısından bu kap kesinlikle daha iyi.
Özellikle benim gibi yağlı ciltliler başta olmak üzere herkesin severek kullanacağını düşünüyorum. eğer bir krem arayışındaysanız denemenizde yarar var.
4 Eylül 2015
Elin Oğlu
Elin Oğlu ATV'de tesadüfen denk geldiğim bir talk show. İlk izlediğimde bildiğin gülme krizlerine girdim. Sonra hemen önceki bölümleri bulup izledim ve yeni bölümleri beklemeye başladım. Şimdi ise izleyemiyorum. Bunun pek çok sebebi olsa da kesinlikle en önemli etken Ömür Varol.
Adam o kadar kötü sunuyor ki katlanamıyorum desem yeridir. İnsanları gaza getirmesi için gereksiz ses yükseltmeleri sinir bozucu bir durum.
Gerçekten de sunmayı beceremiyor ve o kadar kasıntı bir görünüm oluşturuyor ki bu duru tüm programa yansıyor. Her ne kadar Sinan Çalışkanoğlu doğal ve esprili haliyle Ömür'ün sunumuna ara sıra dahil olsa da durumu kurtarmaya yetmiyor.
İlk bölümlerde ses efektleri çoktu ve izlerken dikkat dağıtıyordu. Son birkaç bölümdür izleyicilerden gelen yorumları dinlemiş olacaklar ki ses efektleri azaltıldı. Bu çok güzel bir şey elbette ama adamlar bir yandan düzenlerken bir taraftan da dağıttılar. Artık o kadar yapmacık bir hale büründü ki resmen " Hey! bakın biz bu espri için 5 kere prova yaptık." diye bağırıyorlar. Tamamen doğaçlama olmadığını bende biliyorum ama bu kadar yapay olmamalı diye düşünüyorum.
Ayrıca ilk bölümlerde gayet bilgi verici bir program iken son zamanlarda bayağı cıvıttılar. Ne güzel hem gülerken hemde diğer ülkeler hakkında ilgi çekici şeyler öğreniyorduk. Neden programın çizgisinden çıkıldı. Evet gündemde olan bir şeyi konuşun ama bu durum koskoca bir bölümü kaplamasın.
Şimdi gelelim favorim olan elin oğullarına.
Danilo Zanna: Kendisi bir İtalyan aşçı ayrıca programda en çok söz hakkı verilen kişi. Bozuk Türkçesi ile o kadar sempatik bir hale bürünüyor ki programı tek başına götürüyor desem yanlış olmaz . Bu kadar çok sevilmesinin sebebi elbette sadece bozuk Türkçesi değil. Tam anlamıyla Sivri zeka. Programda anladığı hiçbir lafın altında kalmıyor. Ayrıca flörtöz tavırlarıyla kafamızdaki tipik İtalyan erkeği ile birebir örtüşüyor.
Her ne kadar kendisini bu kadar çok sevsek de biraz daha pasifleşip diğer elin oğullarına da söz verilmesi taraftarıyım.
Andrey Polyanin: Kendisi Rus ve manken. Türkçesi en iyi olan kişi. Pek konuşmalara katıldığı söylenemez. Ömür sürekli peltekliğiyle ilgili şakalar yapsa da mütevazi tavırlarıyla duruşunu bozmuyor. Bu arada ciddi anlamda Sinan Akçıl'a benzediğini söylemeden geçemeyeceğim.
Chaby Han: Güney Koreli bu arkadaşımız öğrenci. İçlerinde en çok Türkleşmiş olanı. Program boyunca en zeki esprileri Chaby'den görüyoruz. Soğuk duruşu yüzünden bazı izleyiciler nefret ediyor ama bazıları da çok seviyor. Bende çok sevenler arasındayım.
Robbie Lee Valentine: Kendisi ciddi anlamda teyze sevgisiyle tanınıyor. Çok tatlı tiz bir sesi var. Kesinlikle programa renk getiren isimlerden biri. Bu arada o kadar güzel saçları var ki kıskanmadan edemiyoruz efendim.
Masataka Kobayashi: Kendisi bir Japon ve garibim aralarında en çok dalga geçileni. Uğraşı duruyorlar ses çıkardığı yok. Ayrıca mimikleri olsun konuşması olsun tam bir sevimlilik abidesi. bana hep sevimli küçük çocukları hatırlatıyor. Aynı onlar gibi yanakları sıkılası bir tipi var.
Adam o kadar kötü sunuyor ki katlanamıyorum desem yeridir. İnsanları gaza getirmesi için gereksiz ses yükseltmeleri sinir bozucu bir durum.
Gerçekten de sunmayı beceremiyor ve o kadar kasıntı bir görünüm oluşturuyor ki bu duru tüm programa yansıyor. Her ne kadar Sinan Çalışkanoğlu doğal ve esprili haliyle Ömür'ün sunumuna ara sıra dahil olsa da durumu kurtarmaya yetmiyor.
İlk bölümlerde ses efektleri çoktu ve izlerken dikkat dağıtıyordu. Son birkaç bölümdür izleyicilerden gelen yorumları dinlemiş olacaklar ki ses efektleri azaltıldı. Bu çok güzel bir şey elbette ama adamlar bir yandan düzenlerken bir taraftan da dağıttılar. Artık o kadar yapmacık bir hale büründü ki resmen " Hey! bakın biz bu espri için 5 kere prova yaptık." diye bağırıyorlar. Tamamen doğaçlama olmadığını bende biliyorum ama bu kadar yapay olmamalı diye düşünüyorum.
Ayrıca ilk bölümlerde gayet bilgi verici bir program iken son zamanlarda bayağı cıvıttılar. Ne güzel hem gülerken hemde diğer ülkeler hakkında ilgi çekici şeyler öğreniyorduk. Neden programın çizgisinden çıkıldı. Evet gündemde olan bir şeyi konuşun ama bu durum koskoca bir bölümü kaplamasın.
Şimdi gelelim favorim olan elin oğullarına.
Danilo Zanna: Kendisi bir İtalyan aşçı ayrıca programda en çok söz hakkı verilen kişi. Bozuk Türkçesi ile o kadar sempatik bir hale bürünüyor ki programı tek başına götürüyor desem yanlış olmaz . Bu kadar çok sevilmesinin sebebi elbette sadece bozuk Türkçesi değil. Tam anlamıyla Sivri zeka. Programda anladığı hiçbir lafın altında kalmıyor. Ayrıca flörtöz tavırlarıyla kafamızdaki tipik İtalyan erkeği ile birebir örtüşüyor.
Her ne kadar kendisini bu kadar çok sevsek de biraz daha pasifleşip diğer elin oğullarına da söz verilmesi taraftarıyım.
Andrey Polyanin: Kendisi Rus ve manken. Türkçesi en iyi olan kişi. Pek konuşmalara katıldığı söylenemez. Ömür sürekli peltekliğiyle ilgili şakalar yapsa da mütevazi tavırlarıyla duruşunu bozmuyor. Bu arada ciddi anlamda Sinan Akçıl'a benzediğini söylemeden geçemeyeceğim.
Chaby Han: Güney Koreli bu arkadaşımız öğrenci. İçlerinde en çok Türkleşmiş olanı. Program boyunca en zeki esprileri Chaby'den görüyoruz. Soğuk duruşu yüzünden bazı izleyiciler nefret ediyor ama bazıları da çok seviyor. Bende çok sevenler arasındayım.
Robbie Lee Valentine: Kendisi ciddi anlamda teyze sevgisiyle tanınıyor. Çok tatlı tiz bir sesi var. Kesinlikle programa renk getiren isimlerden biri. Bu arada o kadar güzel saçları var ki kıskanmadan edemiyoruz efendim.
Masataka Kobayashi: Kendisi bir Japon ve garibim aralarında en çok dalga geçileni. Uğraşı duruyorlar ses çıkardığı yok. Ayrıca mimikleri olsun konuşması olsun tam bir sevimlilik abidesi. bana hep sevimli küçük çocukları hatırlatıyor. Aynı onlar gibi yanakları sıkılası bir tipi var.
Flormar Satin Matte Havana - Oje
Havana en sevdiğim ikinci ojesi diyebilirim. Tabi bu kadar sevmeme sebep olan en büyük etken tırnakta uzun süre dayanıyor olması. Hiçbir soyulma problemi olmuyor. Çıkarırken biraz zorlasa da kesinlikle diğer simli veya pullu ojeler kadar zorlamıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)